Loading...
Loading...
GELİN TANIŞ OLALIM PROJESİLoading...
YUNUS EMRE SÖZLÜĞÜMÜZLoading...
GELİN TANIŞ OLALIM PROJE EKİBİ1
A
ÇİĞDEM ÇELİK VE ÖĞRENCİLERİ
KAYSERİ Şehit Ali Örnek Ortaokulu
KAYSERİ Şehit Ali Örnek Ortaokulu
A-a
ab-ı hayat.Hayat suyu, içene ebedî hayat veren efsanevî su.
abide:Tarihte yüksek ve hâkim bir mevkide olan vak'aları veya büyükleri yaşatmak için yapılan bina.
adavet. Husumet, düşmanlık. Kin. buğz. Garaz.
ağu: zehir.
ağyar: başkaları, yabancılar, eller.
ahi:Kardeşim.Ahilik teşkilatına mensup kimse.
aht: söz, söz verme, antlaşma.
ah ü zar: inleyip sızlama, yanıp yakınma, dövünme, yüksek sesle ağlama.
ahval: durumlar, hâller, vaziyetler.
akil: Akıllı.
anıcak: anınca
anun: anın
ar: utanma duygusunu, namus
arif: çok anlayışlı ve sezgili (kimse), kavrayışlı, tecrübeli, bilgili, irfan sahibi.
asan:kolay
ashab:Hz. Peygamber'i mümin olarak gören ve o iman üzere ölen kimseler.
asude:Rahat, huzurlu, sakin.
attar:Güzel koku veya iğne iplik gibi şeyler satan.
atıl:İşlemez. Boş. Tenbel.
avare: işsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylak.
ayân: belli, açık, Osmanlı’da bir kentin ileri gelenleri; meclis üyesi
aydamaz: anlamaz, uyanmaz.
azad: hür, serbest, kimseye bağımlı olmayan, kurtulmuş
azamet:Büyüklük, yücelik.
1
A-a
ab-ı hayat.Hayat suyu, içene ebedî hayat veren efsanevî su.
abide:Tarihte yüksek ve hâkim bir mevkide olan vak'aları veya büyükleri yaşatmak için yapılan bina.
adavet. Husumet, düşmanlık. Kin. buğz. Garaz.
ağu: zehir.
ağyar: başkaları, yabancılar, eller.
ahi:Kardeşim.Ahilik teşkilatına mensup kimse.
aht: söz, söz verme, antlaşma.
ah ü zar: inleyip sızlama, yanıp yakınma, dövünme, yüksek sesle ağlama.
ahval: durumlar, hâller, vaziyetler.
akil: Akıllı.
anıcak: anınca
anun: anın
ar: utanma duygusunu, namus
arif: çok anlayışlı ve sezgili (kimse), kavrayışlı, tecrübeli, bilgili, irfan sahibi.
asan:kolay
ashab:Hz. Peygamber'i mümin olarak gören ve o iman üzere ölen kimseler.
asude:Rahat, huzurlu, sakin.
attar:Güzel koku veya iğne iplik gibi şeyler satan.
atıl:İşlemez. Boş. Tenbel.
avare: işsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylak.
ayân: belli, açık, Osmanlı’da bir kentin ileri gelenleri; meclis üyesi
aydamaz: anlamaz, uyanmaz.
azad: hür, serbest, kimseye bağımlı olmayan, kurtulmuş
azamet:Büyüklük, yücelik.
B-C-Ç
Deniz DEMİR ALTUNBULAK VE ÖĞRENCİLERİ
KAYSERİ Sümer Ortaokulu
KAYSERİ Sümer Ortaokulu
B
-Bad: Rüzgâr, nefes.
-Bade:İçki
-Baki: Ebedî, dâimî. Sonu gelmez. Ölmez.
-Balaban:İri,büyük.
-Balkımak: Parlamak, ışıldamak, çakmak.
- Baş: Yara, Yasa.
- Başlu: Yaralı.
- Bed-baht: Mutsuz.
-Begayet:Son derece. Pek ziyâde.
-Beliğ: Açık, düzgün söz söyleyen.
-Besaret: Göz açıklığı. Dikkatle bakış.
-Beyit:İki mısradan oluşan manzume.
-Bi-can:Cansız
- Bile: İle.
- Bi-nişan: Nişansız.
-Bi-vefa:Vefasız
- Bunda: Burada.
- Bünyâd: Temel.
C-Ç
- Cefa:Eziyet. Sıkıntı. Zulüm.
- Ceht: Çalışma, çabalama.
- - Çalap: Allah.
- Çeri: Asker.
-Çevgan:Baston, ucu eğri değnek.
1
D-E-F
Devrim Murat GÜZELKÜÇÜK
KIRŞEHİR Savcılı Büyükoba Ortaokulu
KIRŞEHİR Savcılı Büyükoba Ortaokulu
D
- Dâd: Adâlet.
- Dâra gelmek: İdam edilmek, dâr ağacına gelmek.
- Delim: Çok, fazla, ziyade.
-Dergah:Makam, kapı girişi, eşik. Tasavvuf mektebi.
- Dervîş: Sûfî, mutasavvıf, mürid.
-Devran: Devir, felek, zaman, deveran, dünya.
-Devşirme:Toplama,bir şeyi toplamak.
- Didâr: Yüz.
-Dildar:Gönül tutan, sevgili.
-Dimağ: Beyin, kafanın içi; akıl, bilinç.
-Dinar:Eskiden kullanılan altın ve sikkeli para.
- Divane: Deli.
- Don: Giysi, elbise.
- Döğmez: Tahammül etmek, dayanmak.
E-F
- Efgân: Bağırıp çağırma, feryâd.
- Esrik: Sarhoş
- Eydür: Söylemek.
- Fahr-i Âlem: Âlemlerin kumandanı.
- Fâni: Geçici.
- Fenâ: Yokluk.
- Firak: Ayrılık, ayrılma.
- Dâd: Adâlet.
- Dâra gelmek: İdam edilmek, dâr ağacına gelmek.
- Delim: Çok, fazla, ziyade.
-Dergah:Makam, kapı girişi, eşik. Tasavvuf mektebi.
- Dervîş: Sûfî, mutasavvıf, mürid.
-Devran: Devir, felek, zaman, deveran, dünya.
-Devşirme:Toplama,bir şeyi toplamak.
- Didâr: Yüz.
-Dildar:Gönül tutan, sevgili.
-Dimağ: Beyin, kafanın içi; akıl, bilinç.
-Dinar:Eskiden kullanılan altın ve sikkeli para.
- Divane: Deli.
- Don: Giysi, elbise.
- Döğmez: Tahammül etmek, dayanmak.
E-F
- Efgân: Bağırıp çağırma, feryâd.
- Esrik: Sarhoş
- Eydür: Söylemek.
- Fahr-i Âlem: Âlemlerin kumandanı.
- Fâni: Geçici.
- Fenâ: Yokluk.
- Firak: Ayrılık, ayrılma.