MUTLU KÖY

Stars pattern

Clouds pattern

Pencils border

&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;Çocuklar hep birlikte mutluluk çiçeğini istemek için muhtarın evine gitmişler. Muhtar da herkes gibi derin bir uykuda olduğu için kapıyı çocuklara açamamış haliyle. Çocuklar kapıyı açmak için uğraşırken birinin ayağı kapının yanındaki saksıya çarpmış. Saksı devrildiğini ve altından bir anahtarın parladığını görmüşler. Anahtarı alıp kapıyı açmışlar. &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;Hızlıca içeri giren çocuklar içeride bulunan odaları köşe bucak aramışlar ancak çiçek koleksiyonunu bulamamışlar. O sırada diğerlerinden şişman ve yiyeceklere düşkün bir çocuğun evin kütüphane bölümünde bir yemek kitabı dikkatini çekmiş. Kitabın içinde nasıl yiyeceklerin olduğunu merak eden çocuk, kitabını almak için çekince raflar bir anda hareketlenmiş,&nbsp;gizlenmiş bir odaya bir kapı açılmış.&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;

İŞ BÖLÜMÜ (SERİM BÖLÜMÜ) ÇAKA-ÇAYTEPE ORTAOKULU&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; VAKIFBANK ORTAOKULU -1 (DÜĞÜM BÖLÜMÜ) MEHMET AKİF ERSOY ORTAOKULU TED ALİAĞA KOLEJİ VAKFI ÖZEL ÖĞRET. KURUM. MAHMUT ÇAKMAK ORTAOKULU ŞEHİT MİTAT EREN ORTAOKULU KAZANDERELİ MEMİŞ PEH.ORTAOKULU ŞEHİT ERSİN BACAKSIZ ORTAOKULU (ÇÖZÜM BÖLÜMÜ) VAKIFBANK ORTAOKULU -2 ŞEHİT İSLAM ÇUBUK ORTAOKULU

Kambur tüccar sinsi sinsi gülerken burnu havada olan tüccar kazmaya başlamış. Bu sırada akıllı tüccar etrafı kolaçan etmiş. Bilgin, tüccar onu görmesin diye saklanmış. Burnu havada olan tüccar, bir süre kazdıktan sonra küreği sert bir şeye çarpmış. Bu, bir sandıkmış. Kambur tüccar çok şaşırmış. Burnu havada olan tüccar sandığı çıkarmaya çalışmış ama başaramamış çünkü sandık çok ama çok ağırmış. Sonunda iki tüccar sandığı birlikte çekip çıkarmış ve açmış. Sandığın içinde bir harita varmış fakat harita boşmuş, üstünde hiçbir şey yazmıyormuş. Tüccarlar haritanın neden boş olduğunu tartışırken haritayı göle düşürmüşler. Harita suya düşüp ıslanınca haritanın üstünde yazı ve semboller belirmeye başlamış. Bilgin, bir anda göle atlamış, haritayı alıp kaçmaya başlamış. O kaçarken aklı başında olan tüccar bilginin bir anda önüne çıkmış ve haritayı elinden almış. Bilgin’e uyku tozu üflemiş ve onun derin uykuya dalmasını sağlamış.

Bilgin derin uykusundan uyandığında tüccarlar gitmiştir. Bilgin köy halkını uyarmak için köyün merkezine doğru hızla koşmaya başlamış. Köye vardığında gördüklerine inanamamış, bütün köy halkı derin bir uykuya dalmıştır. O sırada Kâhin, olup biteni izliyormuş. Aslında bütün planı yapan kâhinmiş ve tüccarlar kiminle uğraştıklarının farkında değilmiş. Harita onları geri dönüşü olmayan bir çıkmaza sürükleyecekmiş.&nbsp; Kâhin bu planında köylüleri kurtarmak için Bilgin’e ihtiyaç duyacağının farkındaymış, bu yüzden bilgini bulmak için hemen harekete geçmiş. Bilgin o sırada, derin uykudaki köy halkını uyandırmaya çalışıyormuş. Kâhin uzun uğraşlar sonucu bilgini bulmayı başarmış. Bilgin köylüleri uyandırmak isterken garip bir şey fark etmiş bu köydeki&nbsp;çocuklar uyku tozuna üflendiği esnada uykuda oldukları için bu büyüden etkilenmemiş. Sesten dolayı uykuda olan çocuklar uyanmış. Bilgin, çocuklara olan biteni anlatmış.

Bu tüccarlar üç kişiden oluşuyormuş. Birisi kambur ve kötülüğü yüzünden okunan, birisinin burnu havada, birisi de çok gözü açık birine benziyormuş. İlk başta köyden kimse bunlardan şüphelenmemiş. Hatta köylerine yeni taşındıkları için ellerinden gelen yardımda bulunmuşlar. Sadece halleri köyün bilgininin hoşuna gitmiyormuş. Bilgin, köyün hem en yaşlısı hem de en akıllısıymış. Bu yüzden köy halkı ona her zaman güvenir, akıl danışır ve bilginin sözünden çıkmazlarmış.&nbsp; Bir gece evlerine dönen&nbsp;bu üç tüccar bilginin evinin yanından geçerken sesleri taa içeriye kadar gidip bilginin dikkatini çekmiş. Altınlardan, paralardan ve bir hazineden bahsediyorlarmış. Bazen fısıltıyla konuştukları için bilgin ne dediklerini tam anlamıyormuş ama burnuna da pis kokular gelmeye başlamış. Derken sabah olmuş…

Bilgin burnuna gelen pis kokuların bu ev ile bir ilgisi olduğunu düşünmüş. Cesaretini toplamış ve kulübeye yaklaşmış. Bana bakın bu harita ve hazineden kimsenin haberi olmayacak anlaşıldı mı? Anlaşıldı da biz kimseye görünmeden nasıl arayacağız bu hazineyi? Bence gece herkes uyurken aramaya başlayalım, böylece kimseye görünmeyiz. Aferin kedi olalı bir fare tuttun. Şimdi gözüme girdin işte. Bilgin duydukları karşısında şok olmuş. Bunca yıldır köyde yaşamasına rağmen böyle bir hazineden onun bile haberi yokmuş. Dinlemeye devam etmiş. Tamam, o zaman bu gece yarısı göl kenarında buluşalım. Ve haritanın gösterdiği yerleri kazmaya başlayalım. Bilgin bahsettikleri gölün hangi göl olduğunu anlamış. Gece yarısına kadar zaman geçmek bilmemiş. Gece yarısı Bilgin göl kenarında bir kayanın arkasında tüccarları beklemeye başlamış. Çok geçmeden tüccarlar ellerinde kazma ve küreklerle belirmişlerdir.

Kahin: ''' Bir önerim var, çınar ağacının etrafında el ele tutuşup üç defa 'hak ettiğiniz neyse o olun' diyeceğiz ve hak ettikleri şey oradan kurtulmak ise çınar ağacı onların çıkmasına izin verecek ama&nbsp;hak ettikleri kötü bir şey ise ona dönüşecekler ya da orada kapalı kalacaklar çünkü bizim çınar ağacımız büyülüdür ve ne yapılacağını en iyi o bilir, bunu yapmaya var mısınız ?'' diye sormuş. Köy halkı, bu fikri beğenmiş ve hep birlikte çınar ağacının etrafına gidip el ele tutuşmuşlar ve gözlerini kapatıp üç defa ''hak ettiğinizi olun, hak ettiğinizi olun, hak ettiğinizi olun'' demişler.&nbsp;Gözlerini açtıklarında çınar ağacının gizli köşelerine düşen üç tüccarın, ağacın farklı üç dalı haline geldiğini görmüşler. O kadar garip bir şey olmuş ki, çınar ağacı bir anda konuşmaya başlamış. Çınar Ağacı: '' İyi kalpli köy halkı, ben bu üç tüccarı gizli köşelerimden alıp üç tane ağaç dalıma dönüştürdüm, böylece artık kimseye kötülük yapamayacaklar&nbsp;hatta benim dallarımın arasında olarak sizlere fayda sağlayacaklar. Ağaçlar güzeldir, faydalıdır. Tabiat en güzel şeydir , böylece bu faydasız tüccarları faydalı olsunlar diye kullanmış olacağım. Sizler de bundan sonra huzurlu olun, iyilik ve güzellik içinde yaşayın, hep birbirinize&nbsp;yardım edin'' demiş.&nbsp; Köy halkı, bu fikri ve bu kötü olayın sonucunda tüccarların aldığı dersi çok beğenmiş.Hep birlikte köylerine dönüp mutlu, huzurlu ve dayanışma içinde yaşamışlar.

Watercolor texture 3

Akıllı tüccar baltaya doğru bir adım atmış ve adım atmasıyla yuvarlanması bir olmuş. Diğer tüccarlar ona yardım etmek yerine hazineye bir an evvel sahip olabilmek umuduyla birbirleriyle yarışmışlar. Yuvarlanan tüccar çınar ağacının köklerine doğru açılan gizli geçide düşmüş. Tam ne olduğunu anlamaya çalışırken diğer iki tüccar da yuvarlanıp paldır küldür akıllı tüccarın yanına düşmüş. Tüccarlar gözlerini bürümüş olan para hırsıyla karanlık geçidin derinliklerine doğru yol almışlar. Bütün bunlar olurken Bilgin ve köyün tüm çocukları çınar ağacının etrafında el ele verip dileklerini haykırmak için sabırsızlanıyormuş.&nbsp;

Mutlular köyünün mutlu insanları erkenden kalkıp neşeyle günlük işlerini yapmaya koyulmuşlar. Bilgin, dün geceki üç tüccarın konuşmasını duyduktan sonra o gece hiç uyuyamamış. Bir şeyin peşinde olduklarını anlamış. Mutlular köyündeki huzuru bozacaklarını düşünmüş. Tüccarlar sabahtan köye gelmişler. Bilgin onları fark etmiş ve takip edip ne yapmak istediklerini öğrenmeye karar vermiş. Tüccarlar küçük bir kulübenin önünde durmuşlar. Daha önce Mutlular köyünde böyle bir kulübe yokmuş. Bilgin'in şaşkınlığı her geçen saniye artıyormuş. Bu kapısı ve penceresi olmayan fakat oldukça yeni görünen kulübe kim tarafından ve niçin yapılmış olabilir diye anlamaya çalışıyormuş.

Warp purple

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde devler tellal iken pireler berber iken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken uzak bir ülkenin uzak bir diyarının bir köyünde musmutlu şekilde yaşayan insanlar varmış. Bu köyde yaşayan insanlar öyle iyi niyetlilermiş ki köyün adı da mutlular köyüymüş. Bu köye gelen herkes mutlu şekilde köyden ayrılırmış. Köydeki herkes birbirine yardım eder, hediyeler alırmış. Bu köyle ticaret yapmaya köy dışından gelenler olurmuş. Hiç kimse birbirine yalan söylemez, hırsızlık yapmazmış. Geceleri köy öyle güzel görünürmüş ki yıldızlar gökyüzünde adeta parıldarmış. Gece olunca herkes penceresinden yıldızları seyredermiş. Bu köy adeta düşüncesiyle eylemleriyle iyi olan insanların yaşadığı İyilikler ülkesinin iyilik köyüymüş. Bu köyde güneş insanların mutlu olması için doğar, yağmur bolluk bereket için yağarmış. Hayvanlar dahi mutluluk içinde yaşar, insanlara hizmet edermiş. Uzak diyarlardan gelen o tüccarın köye taşınması ile köyün üzerinde karabulutlar dolanmaya başlamış.

Çocuklar heyecanla gizli odaya dalmışlar. Birbirinden güzel çiçeklerin kurusuyla dolu bir odaya girdiklerini görünce sevinçle birbirlerine sarılmışlar. Çiçeklerin altında isimleri de yazıyormuş. O yüzden mutluluk çiçeğini çabucak bulmuşlar ve hemen soluğu Bilgin’in yanında almışlar.Sonra da uyuyan köy halkı yavaş yavaş uyanıp kendine gelmiş. Ama hem bizim küçük yaramaz hem de köy halkı çok şaşkınmış, kendilerini neyin böyle uykuya daldırdığını anlamak için birbirlerine sorular sorup düşünmeye başlamışlar. Bilgin,köy halkına kendilerini uykuya yatıran şeyin ne olduğunu ve onlar uyurken köyde neler olup bittiğini anlatmış. Köy halkı, bizim akıllı tüccara ve diğer tüccarlara çok kızmış ve onlara bir&nbsp;ders vermek istemiş. Hep birlikte nasıl bir ders vereceklerini düşünürken asıl yaratıcı fikir kahinden gelmiş.&nbsp;

Çocuklar hep bir ağızdan dileklerini haykırmışlar ama hiçbir şey olmamış. Herkes şaşkınlıkla birbirine bakmış. Köyün en küçük yaramazının halkanın içinde olmadığını fark etmişler. Çünkü yaramaz, çocukların uyuması gereken saatlerde hiç uyumaz yetişkinlerle vakit geçirirmiş. Uyku tozunun üflendiği esnada da ayakta olduğu için büyüden etkilenmiş ve derin bir uykuya dalmış. Çocuklar ne yaparlarsa yapsınlar bir türlü küçük yaramazı uyandıramamışlar. Hemen Bilgin’e koşmuşlar ve olan biteni anlatmışlar. Bilgin de çocuğu uyandırmanın bir yolu olduğunu ama bunun çok zor olacağını söylemiş. Mutluluk çiçeği denen bir çiçeğin insanları derin uykudan uyandırabileceğini ama bu mevsimde asla açmadığını söylemiş. Çocuklar umutsuzlukla ağlamaya başlamış o sırada muhtarın torununun aklına bir şey gelmiş. Dedesinin çiçeklere çok meraklı olduğunu ve mevsiminde topladığı güzel çiçekleri kurutup sakladığı bir koleksiyonu olduğunu söylemiş. Ama çiçeklerine gözü gibi baktığı için kimse koleksiyonun yerini bilmiyormuş

Tam o sırada kahin de yanlarına gelmiş, bilginden çocukları köyün meydanındaki çınar ağacının etrafına götürmesini istemiş ve eklemiş: &nbsp;“Unutmamalısın, ağacın etrafında tüm çocuklar el ele verdiğinde&nbsp;köyün mutlu gecelerinde olduğu gibi yıldızları izlerken tekrarladığınız dileği yüksek sesle haykırmanız gerekiyor. Ancak o vakit karanlık geçit bir daha hiç açılmamak üzere kapanacak ve köyün mutlu insanları uyanacak. ” Bilgin ve çocuklar köyün meydanına doğru yol alırken üç tüccar da yolun nereye çıkacağını bilmeden koşar adımlarla haritadaki yönleri takip ediyormuş.&nbsp; Tüccarlar haritadan kafalarını kaldırdıklarında karşılarında kocaman bir çınar ağacı görmüşler. Harita bu çınar ağacını işaret ediyormuş. Hazinenin bu ağacın altında olduğunu düşünen tüccarlar hiç düşünmeden ağacı kesmek için balta aramaya başlamışlar. Masal bu ya akıllı kahin kafasını çevirir çevirmez sapı yazılarla dolu olan baltayı görmüş.&nbsp;&nbsp;

Name

Safari may block some audio or video from playing automatically and ‘read to me’ will skip these. You can configure this in Safari’s preferences.